GENEL BİLGİ
Telif hakkı, eser sahiplerinin
haklarını başkalarının izinsiz
kullanımına karşı korur ve eser
sahiplerine özel haklar tanır. Bu
sayede eser sahipleri eserleri
karşığında para kazanabilirler.
Telif hakkı, eser ve eser sahibini
kanun karşısında belirleyici kılar.
Bunlara ilave olarak, telif hakkı
ile ilgili haklar, icracı
sanatçılara [müzisyenler ve aktörler
gibi], prodüktörlere ve yayım
kuruluşlarına koruma sağlarlar.
Telif hakları (dolayısı ile maddi
getirileri), eser sahibinin
ölümünden en az 50 yıl sonrasına
kadar hatta bazı ülkelerde 90 yıl
sonrasına kadar koruma sağlayacak
şekilde uzatılır. Telif hakkı süresi
sona erdiğinde, eser kamuya mal olur
ve bu eserin kopyalanması serbest
hale gelir. Ancak, eserin hakkı eser
sahibine aittir.
Telif hakkı sahiplerinin en büyük
korkularından biri, korsanlık veya
eser hırsızlığı yolu ile haklarının
ihlal edilmesidir. Son günlerdeki
güncel tartışma internette ve
ağlardaki dosya
paylaşımının telif hakkı ihlali ve
korsanlık olduğu yönündedir. Zira
pek çok durumda, telif hakkı
sahipleri, eserlerinin kopyalanması
nedeni ile zararlarını telafi
edememektedirler.
Fikri mülkiyet hukuku; telif
hakları olarak da bilinen fikir ve
sanat eserleri (copyrights) ve sınaî
mülkiyet hakları şeklinde iki ana
kategoriye ayrılmaktadır. Telif
hakları, eserin meydana
getirilmesiyle kendiliğinden doğar.
Bunun için bildirim ya da tescil
gibi bir prosedüre ihtiyaç
bulunmamaktadır. Buna karşılık
patent, faydalı model, marka ve
tasarım gibi sınaî mülkiyet
kategorisinde yer alan haklar Türk
Patent Enstitüsü (TPE) gibi bir
idari kurumda tescil ettirilmelidir.
Fikri mülkiyet hakları; maddi
varlığa sahip olmama, cisimleştiği
eşyadan farklı ve süreyle sınırlı
olma gibi özellikleriyle maddi
mülkiyet haklarından ayrılır. Maddi
mülkiyet hakları süreyle
sınırlanmamıştır. Otomobil, masa ve
çanta gibi maddi bir eşyanın sahibi,
o eşyayı dilediği gibi kullanabilir,
başkasına verebilir ya da tahrip
edebilir. Dünyanın her yerinde bu
kural aynıdır. Buna karşılık patent,
marka, tasarım, müzik, sinema ve
güzel sanat gibi fikri mülkiyet
haklarında durum farklıdır.
Fikri mülkiyet hakları ülkesel
olarak korunmaktadır. Ülkesellik
ilkesine göre, bir fikri mülkiyet
hakkı, hangi ülkede korunması
isteniyorsa o ülkenin mevzuatı
çerçevesinde ve sadece o ülkenin
sınırları içinde korunur. Ancak
ülkesellik ilkesi, yabancıların
Türkiye’de, Türk Hukuku çerçevesinde
korumadan yararlanmasına engel
değildir. Benzer şekilde Türk
vatandaşları da yabancı ülkelerde
korumadan belli şartlar çerçevesinde
yararlanır. Bu bağlamda korumadan,
Türk vatandaşları yanında ayrıca
Türkiye’de ikametgâhı olan veya
sınai veya ticari faaliyette bulunan
gerçek ve tüzel kişiler ile Paris,
Bern ve TRIPS gibi fikri mülkiyet
haklarıyla ilgili uluslararası
anlaşma hükümleri çerçevesinde
koruma talep edebilen yabancılar da
korumadan yararlanır. Zira anılan
uluslararası anlaşmalarda vatandaşla
eşit muamele ilkesi benimsenmiştir.
Bu sayılanların dışında kalmakla
birlikte Türk vatandaşlarına kanunen
veya fiilen koruma sağlayan
devletlerin uyruğundaki gerçek ve
tüzel kişiler de karşılıklılık
ilkesi gereği Türkiye’de korumadan
faydalanır.
Şunu da belirtelim ki, yabancıların
Türkiye’de korumadan
faydalanabilmesi için Türk
Hukukunun, koruma için öngördüğü
şekli ve maddi şartları yerine
getirmiş olması gerekir. Çünkü bu
zorunluluk Türk vatandaşları için de
geçerlidir. Sözgelimi, bir Japon,
sahibi olduğu buluşunun Türkiye’de
korunmasını istiyorsa Türkiye’de
patent belgesi almalıdır. Zira bir
Türk de buluşunu korumak istiyorsa o
da Türkiye’de patent belgesi almak
zorundadır. Yukarıda belirtildiği
üzere Hukukumuzda sınaî mülkiyet
haklarından farklı olarak fikir ve
sanat eserlerinin doğumu tescil
şartına bağlı değildir. Fikir ve
sanat eserleri meydana getirildiği
anda kendiliğinden doğar.
- Fikri ürünler, eşyadan
farklı olarak maddi bir varlığa
sahip olmayıp, soyuttur.
Örneğin, bir şarkı, resim ya da
teknik bir problemi çözen buluş
düşüncesinin maddi bir varlığı
yoktur. Fikri ürünler dış aleme
çizgi, şekil, renk kompozisyonu,
güzel sesler, tınılar, bir şiir,
hikaye ve bazen özgün tasarımı
veya buluşu içeren ürün olarak
yansır. Bunlar üçüncü kişilerin
anlayıp kavrayabileceği herhangi
bir şekilde tecessüm eder, yani
cisimleşir ya da somutlaşır.
Üçüncü kişilerin
algılayabileceği şekilde
somutlaşmayan, sadece düşünce
aşamasında kalan fikirler koruma
görmez.
- Maddi mülkiyetten farklı
şekilde, fikri mülkiyete konu
haklar ülkesel olarak
korunmaktadır (ülkesellik
ilkesi). Yani fikri ürünler
kural olarak hangi ülkede
korunması talep ediliyorsa, o
ülke mevzuatına göre korunmakta
ya da korunmamaktadır. Şöyle ki,
bir fikri ürün bir ülkede
korunurken aynı fikri ürün başka
bir ülkede değişik gerekçelerle
korunmayabilmektedir. Yine aynı
fikri ürün değişik ülkelerde
farklı koruma şartlarına ve
sürelerine tabi olabilmektedir.
Ancak uluslararası anlaşmalar
yoluyla bu farklılıklar asgariye
indirilmiştir. Bu bağlamda
WIPO’nun çalışmaları kayda
değerdir.
- Maddi mülkiyetten farklı
olarak, fikri mülkiyet hakları
süreye tabidir. Sözgelimi,
Ülkemizde müzik, sinema, ilim -
edebiyat eserleri ve güzel sanat
eserleri, kural olarak kamuya
sunumdan itibaren eseri meydana
getirenin yaşamı boyu + 70 yıl
süreyle korunmaktadır. Bu kurala
göre, 1936 yılında vefat eden
Mehmet Akif Ersoy’un Safahat
adlı kitabı 2006 yılına kadar
telife tabidir. Tescile tabi
haklardan patentler 20, faydalı
modeller 10, markalar 10 yılda
bir yenilenmek kaydıyla süresiz;
tasarımlar 5’er yıl dönemler
halinde yenilenmek kaydıyla
maksimum 25 yıl sürelerle
korunmaktadır. Süreler dolunca
kural olarak bu haklar kamuya
mal olur ve bunlardan
yararlanmak serbest hale gelir.
Ancak şartları varsa kümülatif
koruma ilkesi ve haksız rekabet
koruması saklıdır.
- Bir fikri ürün, şartları
taşıyorsa fikri mülkiyet
haklarını düzenleyen birden çok
mevzuat ile korunabilir
(çoklu-kümülatif koruma ilkesi).
Sözgelimi, bir otomobilin
görünümü tasarım mevzuatıyla
korunur. Otomobilin bu
görünümü/tasarımı, aerodinamik
yapıyı etkileyerek yakıt
tasarrufu sağlıyorsa bu görünüm
özelliği ayrıca patent veya
faydalı model mevzuatıyla da
korunacaktır. Yine bir vazonun
özgün görünümü tasarım
mevzuatıyla korunur. Bu görünüm
estetik nitelikteyse ayrıca
güzel sanat eseri olarak FSEK
korumasından da yararlanacaktır.
- Fikri mülkiyet, eşya
olmadığı gibi, somutlaştığı
eşyadan da farklı bir varlığa
sahiptir. Bu nedenle de farklı
bir hukuki rejime tabidir.
Örneğin, maddi bir varlığı
bulunan kitap nüshası eşya
hukukuyla korunur. Buna karşılık
kitapta tecessüm etmiş eser ise,
fikri mülkiyet hukukunun ilgi
alanına girer. Bu bağlamda bir
kitap nüshasını (eşyayı) satın
alan kimse sadece o kitap
nüshasına sahiptir. O kişi aynı
zamanda kitapta cisimleşmiş
eseri, yani fikri ürünü satın
almamıştır. Kitabı satın alan
kişi söz konusu kitaptan
faydalanabilir, piyasadan satın
aldığı nüshaların başkalarına
satışını da yapabilir. Ancak
kitabı çoğaltarak piyasaya
sunamaz. Aksi halde korsanlık
eylemini işlemiş demektir. Yine
bir tabloyu satın alan kişi
sadece tablonun maddi
mülkiyetine sahiptir. O tablo
üzerindeki fikri ürün, yani
eserin mülkiyeti onu meydana
getiren ressamda kalır. Bu kural
markalı ve patentli ürünler
bakımından da geçerlidir.
Tescil İşlemleri ve Fikri Haklar
Eser Nedir?
|